Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BİR ÖLÜMÜN ANLATISI I.BÖLÜM
Yenilmeyenler
Yenilmeyenler
Eskiden hayat sıkıcıydı. Babanın doğduğu evde yaşardın; ayni zenci kolelerin kızları ve oğulları, babanın oğullarını ve kızlarını emzirir, onlara bakarlardı; sonra sen de büyür, uygun bir gence aşık olur, zamanı gelince de belki annenin gelinliğini giyerek onunla evlenir, belki annenin düğün armağanı gümüş yemek takımları şimdi sana verilirdi; derken bir daha yerinden kımıldamamak üzere yerleşir, çocukların olur, onları besler, yıkar, büyütürdün; sonra sen de kocan da sessizce ölür, belki bir yaz günü öğleden sonra, aksam yemeği vaktinden hemen önce birlikte gömülürdünüz. Ne aptallık, değil mi? Ama şimdi kendi gözlerinle görüyorsun işte; şimdi durum iyi; evdi, gümüş takımlardı diye kaygılanmaya gerek yok artık; çünkü evler yakılıyor, gümüşler çalınıyor; zenciler icin kaygılanmaya da gerek kalmadi çünkü bütün gece yollarda taban tepiyor, yerli mali Jordan Irmağı'nda boğulmak için can atıyorlar; çocuk sahibi olup onlari yıkamak, beslemek, altlarını değiştirmek kaygısı da kalmıyor çünkü genç erkekler atlarına binip gidiyor, o güzel savaşlarda ölüyorlar; ayrıca yalnız başına yatmak zorunda değilsin, uyumak zorunda bile değilsin; bu yüzden yapman gereken tek şey, arada bir köpeğe sopayi göstermek ve "Hicbir şey için teşekkürler Tanrım" demektir.
Reklam
BABAN VARKEN BABASIZ YAŞAMANIN YARASI Aşağıdaki öyküde üzerinde düşünülecek konular var. Bana yazan okuruma içtenlikle ve ayrıntılı olarak yazdığı için teşekkür ediyorum. Yaşam en güçlü ve en gerçek okul; bakalım aşağıdaki mektup sizleri hangi konuda düşündürecek, neler öğretecek. *** Merhaba Hocam, 46 yaşında 2 erkek çocuk annesi bir kadınım.
Hayat hikayelerine bayılırım. Ben toprağa 36 numara ayaklarıyla basan, biraz şaşkın bir kadınım. Tuhaf bir masal. Yerde ne var yer boncuk, gökte ne var gök boncuk, işte ortasında ben varım. Hayatım uzun süren bir şaşkınlıktan ibaret olacak sanırım. Uslu, içine kapanık bir çocuktum ben. Ancak nedense birdenbire olmadık şeyler yapardım. İlkokul
Berzah 2.
Her zaman ki monotonluk devam eder. Servise biner uyumak için gözlerini kapatır ama nefes alamadığını hisseder, her zaman ki gibi panik atağı devreye girer. Artık o kadar sık bu travmayı yaşamıştır ki, panik atak, normal atak haline gelir. Nefes alamadığını düşündükçe, nefes aldığını da düşünerek çatışma yaratır beynine, savaş devam ederken, bir
'Melek ve Değerli Ablası'na - demişti bir dost ve ekleyerek ardına: Bir sonbahar günüydü, hava matem kokusuna bürünürken Gölün buz gibi soğukluğu çekti içine narin bedeni İncecik, parıltılı saçlarıyla, o güzel yüze nasıl kıydın ey kara göl! Düşünmedin mi hiç arkasından bir bir eriyen yürekleri? Şimdi dağ gibi baban hangi köşede dökerdi göz
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.